Aşağıdaki 1956 yılına ait bulduğum resimler bana gene eskileri çağrıştırdı:
Eskişehir'de tatilde olduğum sırada, dedem mal almak için İstanbul'a giderken beni de götürdü. Toros mu yoksa Ankara ekspresi miydi şimdi tam bilemiyorum. Eskişehir'den gece bindik. Bir kompartmanda yer bulduk. Benim uykum geldi tabii. Beni bavulların konduğu yere çıkarttılar. İlk defa kuşetli ile seyahat etmek zevkine erdim. Hatırımda kalanlar: Sabaha karşı İzmit cıvarında uyandığım ve pişmaniye satıcılarını işitip gördüğüm. Sonra denizle ilk tanışmam. Pendik geçildikten sonra hat boyunca yeşillikler ve deniz kenarında yer yer görülen güzel yalılar. Şimdi düşünüyorum da Küçükyalı'da fıstık çamları ile dolu olan şimdi de sık sık gittiğimiz çay bahçesini o zaman görmüştüm gibi geliyor. Eskiden orada plaj da vardı.
Haydarpaşa garı ve vapur da beni çok etkilemişti. Bir de Yeni Camii merdivenlerinden İran Şahı ve Menderes'i üstü açık bir araba ile geçerken izlediğimizi hatırlıyorum. Sirkeci civarını otobüs yazıhaneleri ve müşterileri otobüse bindirmek için uğraşan çığırtkanlar da aklımda kalmış.
Muradiye Sebilinden giderek yaptığım araştırma sonunda bu sokağın İstasyon Arkası Sokak olduğunu buldum. Şu anda bile bir otobüs seyahat şirketi bulunuyor.
Bir de merdivenleri ile çok dik bir yokuş hatırlıyorum. Salı pazarında Cihangir'e yükselen merdivenler olsa gerek. Sultanhamam'da köşede eski yapı banka da ben de iz bırakmış dedemin hesabı o bankadaydı anlaşılan.
Eskişehir konumuz olmamakla birlikte tarihe not düşsem iyi olur diye düşündüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder