Bu konuyu 2009 yılında grubumuzda incelemiş olmama karşın son gezimde (2011 Nisan) fotoğraf çekerken bir türlü bitirilemeyen Arkeolojik Park, daha da ötesinde ucube bir görünüm kazanan otel eklentisi canımı acıttı.
Tarihe karşı bu saygısızca benzer bir yıkımı , Roma'da İmparator Yolu ile bizden önce Romalılar yapmış olsalar da bu kadar yıl sonra bizim Arkeolojik Sit Alanı içine böyle bir yapıya izin vermememiz gerekirdi.
Rant kafası ile yaratılan çanak çömlek mantığı bizlere toplumda eğitimin önemini bir defa gösteriyor.
Uzun yıllar Bizans eski sarayının yeri tam olarak bilinmemekteydi. Son araştırmalarla yer belirlendi. Bugün yerinde arkeolojik kazı çalışmaları yapılıyor ve Arkeolojik Park haline getirilmekte. Bu parsel üzerinde en büyük yapı 1846 yılında yapımına başlanan Darulfünun binası olmuş. Önce Meclis-i Mebusan daha sonra Adliye Sarayı olarak kullanılan binanın bir köşesine de Sultanahmet Cezaevi yapılmış. Bu bina 1933 yılında yanmış ve sonra yıkılmış.
National Geograhic Dergisi 1928 yılı fotoğrafına dikkatle bakılırsa Ayasofya'nın saraya giriş tarafındaki minaresinin hemen yanında Bab-ı Hümayun ana kapısı seçilmekte ve resmin sağ kenarında Aya İrini görülmekte.
Adliye Sarayı Ayasofya'nın ilk yapılan tuğla örme minaresi hizasında başlıyor belki de bugünkü cezaevi girişi sokağına kadar uzanıyor. Aşağıdaki fotoğrafla karşılaştırılırsa cezaevinin ana binaya dik uzanan kısmı ve avlusu seçiliyor.
Bab-ı Hümayun tarafından Arkeolojik Parka bakacak olursak otelin eklentisi üzerinde bırakılan filizlerle iyice ortaya çıkmış durumda. Burada bir katlı Arkeolojik Park için tanıtım binası yapılmış olsaydı belki o kadar çirkin kaçmayacaktı.
Arkeolojik Parkı çevreleyen sarı perde kalkınca çirkinlik bir kat daha artacak.
http://erkmensenan.blogspot.com/2009/03/buyuk-saraymagnum-palation-palatium.html
http://www.hayal-et.org/i.php/site/building/daruelfuenun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder