Kişileri görsem tanımam. Hikaye olması için anlayamadıklarımı ben uydurdum.
Yeni doktor olmuş iki arkadaş iki genç. Biri erkek ve biri kız. Her zaman olduğu gibi konuşkan olan genç kız okul arkadaşına hayatını anlatıyor. Kız çok mutlu. Bir iş bulmuş gideceği yerde hiç para harcamayacağını kırk milyar lira kazanacağını anlatıyor. Ataşehir'de bir ev bile alabileceğini düşünüyor. Erkek arkadaşı o paranın ile ilk peşinat olabileceğini yardım alması ve borç ödemesi gerekeciğini söylüyor. Yaşam mücadelesi. Bir iş bir ev ve bir araba. Kız hastaları ve hastahaneyi çok seviyor. Beni arayan hatır soran hastalarım var diyerek anlatıyor. Lösemili hastalarla beraber olmuş. İsimleri ile onları ve nasıl kaybettiklerini anlatıyor. Onları hayata bağlamak için sevgiyi de kullandığını özenle anlatıyor. Hatta ileri giderek evlenmek ümidi vermekten bile çekinmemiş. Acı olanı her son gidişinde boş bir yatakla karşılaşması. Oğuz'u kaybettik diye bitiriyor. Her hastası bir isim. İçlerinde madde bağımlılar problemli kişiler de var.
Hastahanelerdeki sosyal uçurumdan çok etkilenmiş. Bir odada hocanın zengin bir hastası ile fakir bir çocuğun beraber kalışlarını anlatıyor. Zengin hasta çocuğun ailesi çocuklarının moralini yükseltmek için yatak çarşaflarına kadar herşeyi Barby almışlar. Yan yatakta yatan çocuk ise dağdaki çoban. Zavallının pijamasını bile birileri uydurmuş vermiş. Ben diyor başladığım zaman bir hastanın ilacını başka bir hasta adına yazmaya karşı idim fakat şimdi rahatça yazıyorum. Bu yolla zenginden alıp fakire verdiğini düşünüyor.
Bir çarpıcı olay anlattı. Bu olay beni de çok etkiledi belki de bu yazıyı yazmama sebep oldu.
Bir hastaya serum veya benzeri bir şeyi değiştirip takması için gönderiliyor. Tam taktığı sırada hasta ex oluyor. Hasta yakını kadın başlıyor bağırmaya kocamı bu kız öldürdü diye. Ben de başladım ağlamaya diye anlatıyor. Diğer doktor arkadaşlarının kendisinin bir suçu olmadığını söylemeleri de onu ikna edemiyor. Kendisi ile vicdan hesaplaşmasının ve hasta yakınlarından korkusunun onu çok sarstığını anlatıyor. Bir genç insan yaşamın içinde pişiyor.
Şimdi benim hastam değişiyor. İki genç doktor hesaplarını ödeyip gittiler. Bu sefer aynı yaşlarda iki genç kız geldiler. Bunlar fazla konuşmuyorlar. Bunlar da sınıf arkadaşı. Kızlardan birisine Almanya'da bir çocukla söz kesmişler. Damat adayı gelmeden burada merasim yapıp kıza söz yüzüğü takmışlar. Sanırım liseyi bitirmiş. Şu sözleri beni çok etkiledi. Benim param, evim ve bir de arabam olsaydı evlenmezdim dedi. Bence gerçekçi bir görüş. İnsan hayatın içinde pişmedikçe her şey lay lay lom...... İnsanlar serseri bir mayın gibi. Nerden çıkacakları ne olacakları hiç belli değil.
İnsanın içindeki serseri mayını kontrol edebilmesi için önce eğitimden geçmesi donanım kazanması ekonomik özgürlüğünü eline alması ve sonra hayat içinde pişmesi gerekiyor. İnsanın eş seçme gibi daha önemli bir aşamaya ise bunlardan sonra varması daha mantıklı.
Çocuklarımız bu aşamaları geçerken bizlere de bu konularda kafa yormak düşüyor.
Yoksa yan masalara kulak misafiri olduğum için beni ayıpladınız mı?