03 Ocak 2020

Mehmet Altun Efsanesi

03.01.2020

Gece 69'lular grubunda Mehmet Altun'un iletisini okudum. Yılmaz Akyıldız'ın iletisini de okuyunca çarpılmışa döndüm.






From Slite.com
Mehmet Altun eski Konya valisini ve kendi geçmişini anlatmış (dedemin kuşağı 1875 civarında doğanlar). Yılmaz Akyıldız da valinin oğlu Haluk Özberki ile dostluğunu (İTÜ inşaat mezunu ve babam yaşında olmalı) dile getirmiş. Beraberce Konya'da babasının mezarını ziyaret etmişler. Yılmaz kardeşimin Haluk Özberki ardından yazdığı anı yazısı da çok etkileyici. İkisi de renkli kişilikler.

Çarpılmak, çekici, cazibeli, efsane, masal gibi kelimeler gözlerimin önünde sıraya girdiler.
İnsanoğlu düşünmeye başladığından beri doğa ötesi güçlerle uğraşmıştır. Aklı ile açıklayamadığı durumları çekici bulmuş efsaneler olarak kuşaktan kuşağa aktarmıştır.

Mehmet Altun kardeşim de benim yarattığım bir efsanenin kahramanıdır.

Mehmet'i i Gümüşsuyu yurdunda tanıdım. Aynı fakültede okuyorduk ama o bir yıl sonra girmişti. Selamlaşmak dışında fazla bir arkadaşlığımız yoktu.

25 yıl sonra beni buldu ve bana unuttuğum Aristo masalını hatırlattı.
Blogumda ilgili yazı için buraya tıklayın

50 yıl sonra da yazdığı ileti ile de hayat hikayesini ve geçirdiği kazayı anlatıyor. Cumhuriyet Konya'sının yok edilişini de kayda geçirmiş.

Şimdi düşününce Mehmet'i çarpıcı yapan şeyin gözlerinin bakışı olduğunu belirliyorum. İnsanlar biribirlerini yıllar sonra yüz hatlarından ve gözlerinden tanır. Ben Mehmet'i 25 yıl sonra bakışından tanımıştım. Bu bakışta keskinlik, samimilik, sevecenlik ve ürkeklik vardı. Bana ne güzel Aristo Studio hesap cetvelimin hikayesini anlatmıştı.

Tekrar 25 yıl sonra ondan haber alınca gerçekten çarpıldım.

25 yıl ara ile ortaya çıkan iki iletişim, bunu sağlayan bir hesap cetveli ve arkadaşlarımın bana hep Aristo demeleri bu efsaneyi yaratan sebepleri olmalı.