Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

03 Mayıs 2020

Virüslü Hayat

Corona virüsü insan yaşamında çok büyük değişiklikler yapacak.

Uzak ülkelere ve şehirlere turistik geziler yapmak çok güçleşecek.

Uçak ile seyahat etmek  ile yeni normal yaşamda sosyal uzaklık kavramı arasında  çok  büyük çelişki var. Oturma yerleri yeniden projelendirilecek ve 300 kişilik uçaklar  belki de  100-150 kişi taşıyabilecek.

İki, üç misli pahallı olan bir ulaşım harcaması turizm olgusuna büyük darbe vuracak.

O zaman virüs çağından önce iyi ki gitmişiz, görmüşüz diye sevineceğiz. Eskiden çektiğimiz  fotoğraflara bakıp avunacağız.

Önce evlere hapis olduğumuz bugünleri değerlendirmek için "virüsten önce" adlı bir blog hazırlamayı düşündüm. Çok yazamadığımı bildiğim için, bu kapsamdaki yazılarıma da burada  paylaşmayı uygun buldum.

İlk gezimiz 2009 yılında Prag-Viyana-Budapeşte gezisiydi. Ben bir geziyi hatırlarken en mutlu olduğum anları öne çıkarmayı amaçlıyorum. Bu geziye Pronto tur ile gitmiştik. İlk turumuz olsa da hiç bir ekstra tura katılmadık. Kendi olanaklarımızla dolaştık ve metro ile otellere gidip geldik.

2009 yılında Prag için bende (o an)  metroda insan yüzleri ve anons edilen durak isimleri olarak kalmış. İki gün kalmamıza karşın durak isimlerini tekrar duymak beni mutlu ediyor.

Budyovski-Pankrac-Vyşehrad-Pavlova-Florenc-Mustec

https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/82273bba-7563-4d87-a34d-3b8e04394f90/image.png

08 Ocak 2019

Nice-Cannes arasında 125 yıl önce yapılmış bir gezi



SAUT DU LOUP ÇAĞLAYANI

125 yıl kadar önceyi yaşamak bana çok çekici geliyor. Mehmet Enisi ve iki arkadaşının bu vadide bulunması ve çağlayanın anlatımı, bugünün bilgi çağının getirdikleri ile birleşince çekicilik kazanıyor. Beni çeken şey belki de araştırmak için bu bilgi çağının sunduğu olanakları kullanmak olmalı.


Anlatımda biraz çelişki var. Önce gemide bir Fransız arkadaşı ile sözleştiklerini ve Nis şehrinde opera tiyatrosuna gidip otelde bir gece kaldıktan sonra Grass yönünde bir treni ile çağlayanlara gttiklerini anlatıyor. Çağlayanlarda da üç refikimle beraber diyerek beraber staja gittikleri arkadaşlarından da bahsediyor. İki kere gitmiş de olabilir. Nis opera binasını 1000 kişilik diye anlatması da beni şaşırttı. İşte bir konu daha araştırmak için.. Faust'u seyretmişler.
Google Maps ve sokak görüntüleri yardımı ile araştırınca eski demiryolu güzergahını da buldum. Raylar sökülmüş karayolu olmuş. Yazıda istasyon isimlerinin vermiş olması çok güzel.

.https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/4cdf10f3-9874-4c60-98f4-6a2b063e7896/image.png

Yüksekteyiz, heyeti mecmusu bir kaleli cesim, istihkama benzeyen Vance karyesine doğru koşuyoruz. Deniz görülüyor...... sahilden olan uzaklığımızı, mesafeyi fasılayı bir takım müteselsil münhat ve bazı mevkilerinde mürtefi tepeler teşkil etmiş. Letafet fevkaledeyi mevkiye haiz olan Touret(Tourettec) mevkiine geldik. Güneş yükselmiş idi. "Halt-dolu" mevkiinde trenden indik.
Şimdi Tourrettes yazılıyor. Başka yerde de aynı isim olursa karışmasın diye Loup nehri ismi de eklenmiş. Bu durak merkezde olmalı. Loup kanyonu ve şelaleye gidecekler için bir durak daha var. Burası kanyonun girişi ve başlangıcı. Vadiyi geçen eski demiryolu köprüsü de buradaymış. "Halt-dolu" mevkiinde indik dediği yer burası olmalı. (Halt dö Lu demek istiyor)
Gideceğimiz çağlayanın methali buradadır. Bu mevkiide şimendiferin vadiyi geçebilmesi için
yapılmış olan gayet mürtefi ve bir çok kemerlere havi olan taş müstahkem köprü şayanı tamaşaa bir eser idi. Vadinin şark yakasındaki lokantaya uğradık. Çağlayanın menbaına ne kadar gidilip gelineceğini sual ettik. İki veya ikibuçuk saatte kabil....
Vadiyi geçen demiryolu köprüsü roma su kemerlerine benzer olmalı. Köprü ikinci dünya savaşı sırasında dinamitle yıkılmış. Ayaklar yerinde duruyor.
Çok enteresan tesbitler var. 125 yıl önce de "sual etmek" deniliyor.
Google Map yürüyerek gitme mesafesi olarak bu süreyi veriyor. Yemeğe iki saat geç gitmiş olmalılar.

https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/1611c406-39e9-437d-9ef0-a8e0bcbbb59d/image.png

Araştırınca daha kısa bir yol buldum. Yürüme olanağı olmadığı için yürüyüş için verilmeyen, bisiklet için verilen bu yol eskiden kullanılan basit bir yol olmalı. Mesafe daha kısa. 3.5-4.0 km mesafeyi 2.5 saatte gidip gelmiş olmalılar. Bu yolu sokak görüntüsü ile görüntülemek mümkün. Bu yol ve eski tren yolu 125 yıl veya daha fazla süredir yaşamlarını sürdürüyorlar.

https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/fff6c217-e31a-42ea-99fc-362053b70556/image.png

Burası eski tren yolu. İstasyon da onların indikleri istasyon. Üzerinde "HALTE LOUP" yazıyor. Mehmet Enisi doğru yazmış. Yaşıyor olsalar ne kadar şaşarlardı. Raylar sökülmüş.

https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/36d05ab4-ddd1-4dbe-9adf-474251d316bf/image.png

Şayanı tamaşaa taş müstahkem köprüden kalanlar da bu işte. Onlar bu viadükten geçtikten sonra istasyonda inmişler.

https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/b94dfb74-eeed-41f6-8e1d-2b3ff90c6041/halteloup.jpg

Üst sol köşede istasyon ve aşağı doğru yay çizen viyadük ayakları belli oluyor. İstasyon viyadük bitimine yapılmış.

https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/ab9f62f3-eded-4c07-b4bc-2c916fd7e714/image.png

Bu da yol üstünde eski yıkılmamış bir viyadük. Yıkılanı zihinde canlandırmak için gerekiyor. 

Ek olarak faydalı bir bilgi:

https://storage.googleapis.com/slite-api-files-production/files/a245fb4f-ae16-40eb-9b86-90f1c31baa6e/image.jpg

28 Kasım 2017

Portekiz İkinci Kere



Bu yıl gezi yapmamız geç bir tarihe kaldı.Geçen yıl gittiğimiz Lizbon ve Porto aklımızdan çıkmamıştı.Güzellikleri şunu göreyim bunu göreyim baskısı olmadan yaşamak için ikinci kere gitmek gerekiyor. Salamanca şehrini de ekleyerek gezimizi daha da güzelleştirdik.En güzeli de Madrid şehrini ve Prado müzesini defalarca görmek zevkine eriştik. 

Gezileri eşim ve ben kendimiz planlıyoruz. Uçak biletlerini ve otelleri internetten ayarlıyoruz.Teknolojinin verdiği olanakları kullanıyoruz. Google Map kullanarak sokak görüntülerine bakarak otellere gidiş ve gelişlerimizi inceliyoruz.Çok gerekmedikçe taksi kullanmıyor, toplu taşım araçlarını tercih ediyoruz.Turistlerin gittiği lokantalar yerine, yerel halkın gittiği yerlere giderek toplum kültürünü ve yiyeceklerini tanımaya çalışıyoruz. Araya tren ve otobüs seyahatleri karıştırarak yerel halkı ve çevreyi inceliyoruz. Zaman kaybetmek gibi endişelerden arınmak gerekiyor. Hoşumuza giden yerde daha fazla kalmaya çalışıyoruz. Mesela Lizbon'dan Porto'ya sabah gideceğimize öğle sonrasına kaydırdık.

Planlama bazan kolay olmuyor.Kış başlangıcında otobüs seferleri azalıyor ve değişiklikler oluyor. Porto-Salamanca biletimizi alırken şansımız yardım etti. Madrid onluk metrobüs biletinin kaldırıldığı ve karta geçildiği gün hava alanına inmemiz de bizi şaşırttı. Bilet satan tütüncü dükkanlarında bilet olmayınca makinelerden kart almamız gerekti.İngilizce menü bir noktadan sonra İspanyolcaya dönüyor.Az bildiğim için zorlandım.Sonunda onluk bilet yerine onluk kart almayı başardık. 



Lizbon'da Santa Justa Asansörü ve Carmo Manastırı kaçırdığımız yerlerdi. Oraları gördük. Ayrıca Graça Gözlem yerini de programımıza ekledik. 


Porto'da tarihi çelik köprüyü hafif metronun geçtiği üst yoldan geçmemiştik. Bu çok güzel fotoğraf çekilebilen yeri yürüyerek gezdik. Sandeman'da porto şarabı denememiştik. Denedik ama bana tadı fazla geldi. 


Salamanca bir öğrenci şehri. Nereye baksanız gençlik fışkırıyor. Katedral ve yapılar çok eski ve çok güzel. Riske girmemek için sabah ilk otobüsle Madrid'e ulaştık. Otelimizin penceresinden otobüs garajı görülüyordu. Uçağımız saat 13.00 de kalktı. On günlük gezimiz sonunda Sabiha Gökçen Havaalanına ve Kozyatağı'ndaki evimize ulaştık. 
Fotoğraflarım:
https://photos.app.goo.gl/klUNKcN9GoHZGrbx2

17 Ocak 2016

Bir Gezginin Anıları

!!!!Google Map Engine kaldırıldığı için harita çalışması gerçekleşemiyor!!!!

Sevgili Yücel gene yollarda...Uganda Milli Parklarını göreceğiz galiba. İyi yolculuklar dostum.

Zamanımızda bir gezginin gördüklerini nasıl aktarabileceğini düşünürken, ben de bu sayfayı yaparak katkı vermek istedim.

Marco  Polo'dan başlayarak belki de daha önceden bu yana gezginler anılarını yazar. Bir gezgin için gördüklerini ve öğrendiklerini aktarmak ve paylaşmak çok güzel bir duygudur.

2003 yılında ailece bir Karadeniz Gezisi yapmış ve ilk gezi anılarımı yazmıştım.

http://www.angelfire.com/pro/karadeniz/

Elimizde ilk dijital fotoğraf makinemiz Canon-A70 vardı. Blog diye bir kavram yoktu. Bir site yapmış ve oraya yazmıştım. O zaman bir dostum "Harita yok mu?" diye sorarak sayfa üstlerinde görülen haritaları eklememi sağlamıştı.

12-13 yıl sonra ceplerimizde bizden daha akıllı telefonlarımız var. Haritalar da artık cebimizde.

Şimdi aşağıdaki haritayı ve içindeki programı esas alarak gezi anılarının nasıl hazırlanabileceğini anlatmak istiyorum.

Blog yazarken üstte  "Oluştur" ve "HTML"  olmak üzere iki düğme görürüz. HTML kodları ile çalışmamız gerekecek. "HTML" düğmesine tıklarsak buraya yazdıklarımızın kodlarını orada göreceğiz. Şimdi yazdığım notları "Oluştur" sayfasında yazıyorum. Yer isimleri ve koordinat bilgilerini "HTML" sayfasında yazdım.

1. Aşağıdaki  bağlantıdan indirdiğiniz HTML dosyasını wordpad gibi bir kelime işlemcide açıp hepsini tarayıp seçerek sağ tuşla kopyala yapıyorsunuz.

https://drive.google.com/file/d/0B69QAI7hDwwQa1hBNWpLek9iTW8/view?usp=sharing

2. Blogunuzda yeni bir sayfa ("Gezi Hazırlığı" olabilir) oluşturduktan sonra "HTML" düğmesine basınca açılan alana gene sağ tuş ile yapıştır yaparak kopyalamayı tamamlıyorsunuz.

3. HTML sayfasında ilk önemli satır  aşağıda . Bu koordinatlar haritayı açarken o noktanın civarında  açılmasını sağlıyor. Sadece enlem ve boylam ondalık olarak girilecek.


     var latlngC = new google.maps.LatLng(0.313838, 32.582631);

4. Hep tekrar eden [   ] parentezleri içindeki kısım da bulunulan ara nokta bilgilerini içeriyor. 
  
[ '1.Kampala-25.01' , 0.313838, 32.582631 , 2 ,'a href=" http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2013/11/antigua_28.html "'+' http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2013/11/antigua_28.html /a ']
 
Burada 6 kısım var: (görüntülemeyi bozduğu için küçük ve büyük işaretlerini ben çıkardım) 

a.'1.Kampala-25.01'  :Bulunulan noktanın adı

b.'0.313838'    :Bulunulan noktanın enlemi

c.'32.582631'  :Bulunulan noktanın boylamı

d.'2'    :Bulunulan noktanın sıra numarası

e. a href=" http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2013/11/antigua_28.html " :Bulunulan noktanın bilgilerinin blogda bulunduğu yer


f.' http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2013/11/antigua_28.html' :İlgili Açıklama( Gene blogdaki yeri yazılmış)

Yeni bir nokta eklenmek istenince en sondaki nokta bilgilerini kopyala-yapıştır yolu ile bir üste eklemek ve yeni bilgileri son sırada değiştirerek yeni noktayı oluşturmak gerekiyor.

Hepsi bu kadar işte.......


(Google Map Engine uygulaması kaldırıldığı için yaptığım çalışma  sonuç vermiyor. Özür diliyorum)
MarkerWithLabel Example

14 Mart 2014

Arkadaşım Yücel Tanyeri Mayaların İzinde

(Google Map Engine uygulaması kaldırıldığı için yaptığım çalışma iyi sonuç vermiyor. Balonların içinde sıra numaraları çıkmıyor. OpenStreetMap daha iyi bir genel görünüm sağlııyor)

GoogleMap SokakGörüntüsü(StreetView) uygulamasına girmek için YolArama(Direction) dan faydalanmak çok akıllıca.
Balona tıkladıktan sonra üstte sağda YolArama(sağa dönüş) simgesine tıklayarak ve yol aramadan vazgeçerek sağ alttaki çöp adam yardımı ile sokak görüntüsüne girebilirsiniz.

Balona tıkladıktan sonra web bağlantısına tıklanırsa blogdaki sayfasına erişilir.
Blog sayfası sonunda fotoğraflar bağlantısına tıklayınca tek tek fotoğraflar izlenebileceği gibi (sola ok) simgesine tıklayarak bütün fotoğraflar topluca da görülüp seçim yapılabilir. 
           
  (Bu da OpenStreetMap Uygulaması)

Yer Balonu tıklanınca çıkan bağlantıya tıklayarak ilgili blog sayfası okunabilir.

Harita altındaki video cihazı ile gezilen yerleri sıra ile izlemek mümkün olmaktadır. 

Akışı durdurup  yön tuşları  ile bir sonraki  gezi noktasına ulaşıp bağlantıyı tıklayarak  blog sayfası izlenebilir. Sayfa izlendikten sonra en üst tabda x tıklayarak kaldırılıp tekrar yön tuşları ile aynı şeyler yapılabilir.

Tam Ekran                                                                 (+/-) Büyütme (Harita üstünde fare tekerleği)

       

OpenStreetMap çok fazla gelişmemiş olduğu için sokak görüntüleri izlenemiyor. GoogleMap'de harita üzerinde çubuk adamı kaydırarak sokakları izlemek de çok güzel.


22 Ekim 2012

Paris Gezisi

3 Ekim ve 9 Ekim tarihleri arasında eşim Şule ile birlikte bir Paris gezisi yaptık.

Paris çok etkileyici ve birçok ilkin gerçekleştirildiği bir şehir.



Gitmeden önce uzun bir hazırlık çalışması yaptık. Fransızcanın farklı fonetiği ve söylediklerinizin anlaşılamayacağı korkusu, dile de önem vermemizi gerektirdi. Tabletimizde metro duraklarının isimlerini dinleyerek duyacağımız kelimelere kendimizi alıştırdık. Kalacağımız otelin bulunduğu yer Pantin'in söylenişi zorluğumuzu anlatabilir. Onların söylediği gibi pontan'ı anlıyoruz ama doğru söylediğimizden hiç emin değiliz.

Dilin zorluğu iki yönlü. Yabancı Fransızcayı doğru söyleyemediği gibi Fransız da başka dilde söyleneni anlayamıyor. Çin'de işlerin daha zor olacağını sanıyorum. Fransızların dünyaya bakışları da çok farklı. Çok fazla açıklama yok. Anlayan anlar, anlamayan bir çözüm yaratsın diye düşünüyorlar.


İlk gün Austerlitz'de metro RER istasyonundan çıkamadık. Zorla bir görevli bulduk ve özgürlüğümüze kavuştuk. Şimdi düşünüyorum da belki de girişte biletimizi doğru damgalatamadık.


Paris bizi yağmurla karşıladı. Biz de zamanın değerini bildiğimiz için eşyalarımızı emanet dolaplarına kilitledik ve şemsiyelerimizi açarak saat 15.00'te ilk gün turumuza başladık. Amacımız doğu batı ekseninde Sen Nehri üstündeki köprüleri görerek önemli yapıları ve şehri tanımaktı. Concorde meydanına kadar gitmemize yağmur izin vermedi. Otobüs ile dönecektik ama Pont Neuf'den karşı kıyıya geçerek istasyona döndük. Eşyalarımızı alıp 5 numaralı metroya binerek otelimize ulaşıp yerleştik. İbis oteller belli standartları sağladıkları için hiç bir sorun yaşamadık. Yakında bir market bulup ilk alışverişimizi de yaptık. O market her akşam alışveriş yaptığımız yer oldu.



Gezimizin yarısını müzelere ayırmıştık. Müze kartı alarak iki gün üst üste müzeleri gezdik. Ulaşım için metroyu kullandık. 10'lu Carnet biletlerden aldık. Güzel bir günü yakalayarak Eiffel'e çıktık ve o gün tekne gezisi de yaptık. Montmartre'a çıktığımız sabah da hava çok güzeldi. Öğleden sonra yağmur altında şemsiye ile dolaştık.

Son günümüzü parklar ve bahçelere ayırmıştık. P
ère Lachaise ünlüler mezarlığını görecek ve St.Martin Kanalı boyunca yürüyerek. Buttes Chaumont parkını keşfedecektik. Paris bize izin vermedi. Gene de otobüs ile o güzergahı gezdik ve şemsiyelerimizi açarak civarını gördük.

Paris kaprisli bir kadın olduğunu bize de gösterdi. Biz onu gene de çok sevdik.


Fotoğraflarımızı aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz

https://picasaweb.google.com/110328021167455164626/Paris_Gezisi0309102012

Böyle gezilerden sonra sıkça sorulan soruyu da aşağıda cevaplıyorum.

Uçak ile iki kişi gidiş dönüş     500 Euro
İki kişi 6 gece Otel                 500 Euro
Ulaşım ve Müze  iki kişi          150 Euro
Yeme içme                            300 Euro
Hediye                                    50 Euro

05 Temmuz 2012

Zayıf Coğrafyam

GAP turuna katılmadan önce bölgenin coğrafyasını, tarihini ve turistik yerlerini okuyarak hazırlık yapmak istedim. Coğrafya bilgimin zayıflığı beni utandırdı.

İllerin yerlerini bilmemek durumunda kalınca, coğrafya eğitimini sorgulamak gereğini duydum. Gitmeden ve görmeden bir yeri tanımanın mümkün olmadığını kabul etmek gerekiyor. 

Öğrenmek için temel bilgileri akılcı bağlantılarla anlamak lazım. Eğitimimizin zayıf halkası işte bu akılcı bağlantılar yerine ezber sisteminin öne geçmesinden doğuyor.

Ülkeler ve iller arasındaki coğrafi  sınırları nehirler, dağlar, göller gibi doğal oluşumlar belirler diye öğrenmiştik. Her il için bu sınırları öğrenmek önem kazanıyor. Yıllar içinde yapılan yapay göller( barajlar) de akılcı bağlantılara iyi bir katkıda bulunuyor.
Adıyaman ve Elazığ illerimizin konumları hakkında bilgim çok zayıftı. Haritayı inceleyip sınırları basit doğrular ile anlaşılması kolay hale getirince ortaya şu gerçekler çıktı:

Fırat nehri ve Güneydoğu Toroslar illerimizin sınırlarını oluşturuyorlar. Fırat nehri üzerine yapılan barajları tanımak akılcı bağlantıları zenginleştiriyor. Nurhak dağlarından Muş iline doğru çizilen Güneydoğu Torosların zirvelerinden geçen bir çizgi de Doğu Anadolu bölgesi ile Güneydoğu Anadolu bölgesini biribirinden ayırıyor.

İlk önce Keban barajı yapıldı  Keban Barajı Doğu Anadolu bölgemizde ve Fırat'ı oluşturan Murat nehri ile Tunceli ve Elazığ illerimizin sınırını oluşturuyor.

Malatya, Elazığ ve Bingöl illerimiz Toroslar'ın kuzeyinde ve Doğu Anadolu bölgesinde bulunuyor.

İkinci barajımız Keban'ın altında yapılan Karakaya Barajı. Bu barajın gölü Toroslar'ın kuzeyinde bulunuyor. Baraj Toroslar'ın bulunduğu Çüngüş mevkiine çok yakın. Burası aynı zamanda Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Urfa ve Adıyaman illerimizin sınırlarının biribirlerine en yakın oldukları bir nokta.

Karakaya baraj gölü Elazığ ile Malatya illerimiz arasındaki sınırı belirliyor ve bu noktada Elazığ Malatya'ya bir kama gibi saplanıyor.

Atatürk Barajı ise en son yapılan barajımız. Güneydoğu Anadolu'nun iki ilini Adıyaman ve Urfa'yı biribirinden ayırıyor. Fırat nehri daha sonra bir miktar batıya akıp güneye yönelip Gaziantep ve Urfa arasındaki sınırı oluşturuyor. Burada da Birecik ve Karkamış Barajları bulunuyor.

22 Haziran 2012

GAP turu 08-18.06.2012

Sonunda GAP turu ile güneydoğu anadolunun illerini ve yaşamlarını gördük. Eşimle birlikte 9 günlük turda çok güzel anlar yaşadık.

Fakir olarak bildiğimiz yörelerin ne kadar zengin ve her ilin birbirinden ne kadar farklı olduğunu anladık. Görmeden, yaşamadan okuyarak hiç bir şeyi anlamanın mümkün olmadığını öğrendik.

ETStur ile yaptığımız gezide tura can veren dört genç kardeşimizin çalışma temposu ve iyi niyetleri ülkemiz açısından geleceğimize ait morallerimizi arttırdı. Rehberimiz Cem Aktan Erdoğdu bilgisi, görgüsü ve dirayeti ile bizim bilgilenmemizi ve rahat bir gezi yapmamızı sağladı. Yardımcısı Fikret bey yüzünden eksilmeyen güleryüzü ile bize moral verdi. Kaptanlarımız Mustafa ve Burhan beyler hiç hata yapmadan ve riske girmeden 4500 km yol yaparak bizi evlerimize salimen ulaştırdılar.

Bu güzel insanlara teşekkür borçluyuz.
























Gezimizin doruğunda Nemrut dağı vardı. Fizik olarak daha ileri yıllarda başarmamın zor olacağını düşündüğüm bir çaba harcadım. Minübüslerden indikten sonra 45 dakikalık bir yürüyüş benim için pek kolay olmadı.





























Gezimizin ikinci etkileyici kısmı Ürgüp-Göreme'yi  balon ile yukarlardan  izlemek oldu.


















Gezi fotoğrafları aşağıdaki bağlantıdadan izlenebilir
https://picasaweb.google.com/110328021167455164626/GAPTuru818062012

10 Mart 2008

Yeni Yapı Sarayı - Viyana


Krematoryum ile ilgili yazımda I.Viyana kuşatması sırasında Kanuni Sultan Süleyman'ın otağının bu noktada kurulu olduğundan bahsetmiştim. Bu alana daha sonra Viyana imparatoru II.Maximilian Yeni Yapı ismi ile bir saray yaptırmış olup saray kalıntıları bugün de görülmektedir. Yukarda bu nokta A harfi ile belirtilmiştir.
http://www.wien-vienna.at/geschichte.php?ID=1681

Sarayın perspektif ve plan görünüşleri aşağıdaki gibi o zaman yapılmış bakır gravür tekniği ile bugüne gelen eserlerden biliniyor. Sarayın kuleleri ve temelleri de kısmen yerinde durmaktadır.
http://de.wikipedia.org/wiki/Schloss_Neugeb%C3%A4ude



Google Earth üzerinde yaptığım çalışmaya göre harita üzerindeki yerleşimi aşağıdaki gibi olması gerekiyor.


Resimleri büyütmek için üzerine tıklayınız.
Resme dikkatli bakılırsa krematoryum ortadaki çiçek bahçesinin kenarında beyaz olan yapıdır. Arka planda meşhurlar mezarlığının girişi ve konumu seçilmektedir.

Bu konuda daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantılara bakılabilir.

http://www.suf.at/wien/gebauede/neugebaeude.htm
http://www.viennaslide.com/p/0100-vienna/003811.html

13 Şubat 2008

Krematoryum - Viyana


Pasaportumdaki damgalara bakarak, Almanya'ya bir dönüşümde 03.07.1977 tarihinde benim R5 arabam ile İpsala sınır kapısından Yunanistan'a giriş yaptığımı belirliyorum. Nereden bakarsanız 30 yıllık bir hikaye.
Bugünlerde Osmanlı tarihini ve Viyana kuşatmasını tekrar incelemeye başladım. Viyana'ya Osmanlı ordusunun nasıl gittiği beni her zaman ilgilendirmiştir. O güzergahı defalarca gittim ve her seferinde bilgisizliğim beni utandırdı. Çabam hala o utancı yenmek için.
Elimde bir kaynak var. O da 30 yıl önce aldığım bir kitap. "Kara Mustafa vor Wien" isimli bu kitap Almanca. İlk baskısı 1967'de ikinci baskısı 1976'da yapılmış. Benim başucu kitabım. Bu kitap 1683 yılında yapılan ikinci Viyana kuşatması sırasında Kara Mustafa Paşa yanında bulunan Teşrifatçıbaşı tarafından tutulmuş "Vaka-i Beç" isimli günlükten kalanları aktarıyor. Esas kitap kaybolmuş. Elde kalan bir belge Topkapı sarayında aslından yazılmış 200 sayfalık bir kısım. Başka bir belge de Londra British Museum'da 90 sayfalık bir kısım.
Ben bu kitabı her okuyuşumda yeni bir şey bulurum. Bu kitapta dipnotlar çok fazla. Hızla okurken dipnotlar sonraya bırakıldığı için yeni buluşlar çok oluyor. 1529 yılında yapılan birinci Viyana kuşatması sırasınada Kanuni Sultan Süleyman'ın çadırının kurulduğu yerde çok güzel bir saray varmış. Bu Evliya Çelebi'nin kitabında anılıyormuş. Bu saray kuşatmadan sonra II.Maximilian tarafından yeniden yapılmış ve II.Rudolf tarafından bitirilmiş. Bu dipnotta bu sarayın kalıntılarının bugün Krematoryum'un bulunduğu yerde olduğunu yazıyordu.
Biz İpsala'dan sonra geceyi Üsküp'te geçirdik. Ertesi gece Belgrad'ta kaldık. Bu seyahatte annem, babam ve kızkardeşim de beraberdiler. Bir gece de Avusturya sınırını geçer geçmez Türk izlerinin bulunduğu bir yerde konakladık. Sabah Viyana'ya girdik. Şehir girişinde, etrafın güzelliğindenmidir yoksa dinlenmek ihtiyacımızdanmıdır durmak istedik ve sağda uygun bir yerde park ettik. Şu karşıdaki güzel parkta dinlenelim diye düşündük. Parka girince burasının bir mezarlık olduğunu farkettik. Ve çabucak da Mozart-Beethoven-Schubert üçlüsünü bulduk. Ünlü kişilerin mezarlarını gördükçe şaşkınlığımız artıyordu. Biz bir kültür hazinesi içine düşmüştük.
Arabamızı park ettiğimiz yerin yanında bir yapı ve bir baca yükseliyordu. Etraftaki yazılardan da burasının yakılarak defnedilmek isteyenler için bir krematoryum olduğunu anlamıştık.
O gün gördüğümüz mezarları bugün siz de izleyebilirsiniz.
http://www.euxus.de/wien-musikergraeber.html